Demokratik Anayasa Vurgusu

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “İnşallah TBMM’de 28. dönemde bir uzlaşma sağlanır ve Türkiye Yüzyılı’na başladığımız şu anlamlı dönemde darbe anayasasıyla değil de demokratik, sivil, katılımcı ve tüm toplum kesimlerinin içinde kendini bulduğu bir toplum sözleşmesini yaparak yolumuza devam ederiz.” dedi.

Yozgat’taki temasları kapsamında Valiliği ve Adalet Sarayı’nı ziyaret ettikten sonra partisinin Rıza Kayaalp Spor Salonu’nda düzenlenen 8. Olağan İl Kongresi’ne katılan Bakan Tunç, burada yaptığı konuşmada, AK Parti’nin iktidara geldiği günden bugüne hizmet siyaseti, muhalefetin ise buna karşılık sürekli “takoz” siyaseti yaptığını söyledi.

Türkiye’nin fiziki kalkınmasını sağlarken bir yandan da demokrasisini güçlendirdiklerini belirten Tunç, ülkenin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşmasının mücadelesini verdiklerini anlattı.

Ülkede “Bir daha darbeler olmasın, vesayetçi anlayış ikide bir milletin önünü kesmesin, milli irade bayrağı yere düşürülmesin” diye önemli reformları hayata geçirdiklerine dikkati çeken Tunç, şunları kaydetti:

“Hep sizlerin onayıyla bunları yaptık. Kanunlarımızdaki yenilikler, anayasamızda gerçekleştirdiğimiz reformlar, hak arama yollarının artırılması, özel hayatın ve çocukların korunması, kadın hakları, tüm bu alanlarda sayısız reformlar, anayasa değişiklikleri gerçekleştirdik. Hukuk devletinin güçlendirilmesi, demokratik hukuk devleti ilkesinin tahkimi için Anayasa Mahkemesinin yapısından tutun da Hakimler ve Savcılar Kurulunun yapısının daha demokratik hale getirilmesine, Milli Güvenlik Kurulunun yapısından Yüksek Askeri Şuranın yapısına kadar hepsini demokratikleştirdik. Yargı birliğinin sağlanmasından, bu ülkede bir daha sıkı yönetim ilan edilmesin diye anayasa değişiklikleri, yapısal reformlar yaptık. Darbecilerin 30 yıl sonra milletin huzurunda yargılanmalarını sağladık. İşte bugünkü demokratik hukuk devleti ilkesine uyarlanmış yargı sistemimiz, hep milli iradenin yanında durdu.”

“Anayasamızı daha demokratik hale getirmemiz lazım”

Tunç, bugün yargıdan rahatsız olanların, ikide bir yargıya laf atanların, hakaret edenlerin, yargı mensuplarını, hakimleri ve savcıları yakışıksız ifadelerle karalamaya, onlara hakaret etmeye çalışanların ardında aslında özledikleri vesayetçi yargı anlayışı olduğunu dile getirdi.

Bugünkü yargı ve hukuk sisteminin 27 Mayıs’ta işbaşında olması durumunda Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmeyeceğine işaret eden Bakan Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğer bugün karaladıkları ve hakaret ettikleri yargı sistemi 12 Eylül’de işbaşında olsaydı, Kenan Evren ‘bir sağdan bir soldan’ diye gençlerin yaşını büyüterek idam sehpalarına göndermeye cesaret edemezdi. Eğer bugünkü yargı sistemi 28 Şubat’ta işbaşında olsaydı, o üniversite birincisi örtülü kızlarımızı diplomasını almak için kürsülere geldiğinde ağızlarını kapatarak polis zoruyla yaka paça kürsülerden indirmeye hiç kimse cesaret edemezdi. İşte iyi ki yargımız, demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirilmiş ve bu yapısal reformlar gerçekleştirilmiş. Bunlar yeter mi? Elbette ki anayasamızı daha demokratik hale getirmemiz lazım. Bu noktada inşallah TBMM’de 28. dönemde bir uzlaşma sağlanır ve Türkiye Yüzyılı’na başladığımız şu anlamlı dönemde darbe anayasasıyla değil de demokratik, sivil, katılımcı ve tüm toplum kesimlerinin içinde kendini bulduğu bir toplum sözleşmesini yaparak yolumuza devam ederiz.”

“Türkiye’de basın hürdür, düşünce ve ifade hürriyeti alabildiğine serbesttir”

Demokrasiyi güçlendirdiklerini, temel hak ve özgürlükleri daha da tahkim ettiklerini belirten Tunç, basın özgürlüğünü daha da güçlendirdiklerini, ülkede fikir ve düşünce ifade hürriyeti noktasında engelleri ortadan kaldırdıklarını vurguladı.

Başta anayasada yaptıkları değişikliklerden, basın araçlarının haczedilemeyeceğine yönelik düzenlemelerden tutun da eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamalarının suç olmayacağına yönelik düzenlemeler yaptıklarını aktaran Tunç, şöyle devam etti:

“Bugün televizyon ekranlarına çıkıp sosyal medyada klavye kahramanlığı yaparak özellikle ülkemizi basın özgürlüğü noktasında eleştirenlere şunu ifade ediyoruz; Türkiye’de basın hürdür, düşünce ve ifade hürriyeti alabildiğine serbesttir. Tabii evrensel hukukta olduğu gibi anayasamızın 26. maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 19. maddesi, basın hürriyeti, düşünce ve ifade hürriyeti hükümlerine amirdir. Ancak orada basın hürriyetinin bir başkasının özgürlüğüne müdahale etmesini engeller. Kişilik haklarına saldırı teşkil eden ifadeler, kanunlarımıza göre de evrensel sözleşmelere göre de suç teşkil eder. Eğer siz bu özgürlüğü bir başkasına hakaret ederek, yargı kurumlarımızı karalayarak, Cumhurbaşkanımıza, bakanlarımıza, siyasetçilere hakaret ederek kullanmak istiyorsanız, ona hukuk müsaade etmez. İşte hukuk müsaade etmeyince de ‘Türkiye’de düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü yok’ şeklindeki ifadelerin de hukukta yeri yok.”

Birilerinin ülkeyi karaladığını kaydeden Tunç, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Öyle karalamalar yapılıyor ki ülkemiz için Türkiye’nin basın özgürlüğünde dünyanın geri sıralarında olduğu söyleniyor. İsrail’in ise Türkiye’den önde olduğu söyleniyor. İsrail, son bir yıl içerisinde 200’den fazla gazeteciyi, basın mensubunu katleden, şehit eden bir terör devleti. Nasıl Türkiye’yi siz basın özgürlüğünde İsrail’in gerisinde gösterebilirsiniz? İşte bunların hepsi kara propaganda. Masa başında yazılan, çizilen ve Türkiye’yi karalamak isteyenlerin oluşturduğu listeleri ülkemizde ellerine alıp televizyon ekranlarında bunları maalesef ifade edebiliyorlar. Ondan sonra ‘Özgürlük yok.’ diyorlar.

Kendilerine gelince sosyal medya üzerinden vatandaşlarımızın yorumlarına, eleştirilerine karşı o gazeteciler ve siyasetçiler, binlerce dosyalık hakaret davaları açıyor. Vatandaşlarımıza, konuşmaların altına yapılan yorumlara karşı binlerce dosya var, bilmiyor muyuz? Hani özgürlük? Kendine geldiğinde özgürlük, bir başkasına geldiğinde değil. İşte maalesef bu çifte standardı milletimiz görüyor ve görmeye de devam edecek.”

Bakan Tunç, Yozgat’a ve ülkeye sahip çıkmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Belgin Uygur ise kongrelerin şölenleri olduğunu belirterek, önceki dönemlerde görev yapan kardeşlerinin tecrübeleri, bundan sonra görev alacakların heyecanıyla bu davada yol yürümeye ilk günkü aşk ve heyecanla devam edeceklerini, Türkiye Yüzyılı destanını bu teşkilatlarla yazacaklarını kaydetti.

AK Parti Gençlik Kolları Genel Başkanı Yusuf İbiş de Yozgat’ın AK Parti’nin özü ve mayası olduğunu ifade etti.

Bakan Tunç, kongrenin ardından Yozgat Cemil Çiçek Personel Eğitim Merkezi’ne ziyarette bulundu.

Related Posts

Gitmediği uzlaşma görüşmesinde avukatı vuruldu

Diyarbakır’da, yaralamalı trafik kazasının ardından açılan davayı kazanan ve tazminat konusunda bir hukuk bürosunda gerçekleştirilen uzlaşma görüşmesine katılmayan Mehmet Tekin’in avukatı Yasin İçli, karşı taraftan M.K.’nin silahlı saldırısında yaralandı.

Sentetik yine can aldı: 33 yaşında evinde ölü bulundu

Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’da, Smíchov bölgesindeki Na Neklance caddesinde, çarşamba sabahı 33 yaşındaki bir adam ölü bulundu. Polis, adamın ölümünün, yalnızca iki gün önce uyarısı yapılan tehlikeli sentetik opioidlere olduğunu söylüyor. Polis …

Nedim Şener: İmamoğlu sosyal medyayı fitne ve kaos üretmek için kullanan bir aktör

Gazeteci Nedim Şener canlı yayında İBB’nin rüşvet ve yolsuzluk operasyonu kapsamında görevinden uzaklaştırılan ve tutuklanan Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya üzerinden nasıl algı operasyonu yaptığını anlattı. Ayrıca Şener İmamoğlu’nun karıştığı yolsuzluk iddialarına ilişkin yeni ismi de açıkladı. Şener, “Biz hiç bir şey konuşmayalım. Gidin onu çağırın o anlatır.” ifadelerini kullandı.

Pervin Buldan’a suikast girişimi iddiasına DEM Parti’den açıklama

Sırrı Süreyya Önder’in ardından İmralı heyeti üyesi Pervin Buldan’a yönelik de suikast girişimi iddiaları ortaya atıldı. DEM Parti söz konusu iddiaları yalanladı. Buldan’ın İtalya’da kaza geçirdiği açıklandı.

Genç kadın tartıştığı eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü!

Osmaniye’de 24 yaşındaki S.Y., tartıştığı eşi Fatma Yılmaz’ı bıçaklayarak öldürdü. Olay sonrası gözaltına alınan şüphelinin 1 yaşındaki çocuğu koruma altına alındı.

Zorlu Holding’de Ramazan maili krizi: Eski CEO Cem Köksal hâkim karşısına çıkıyor

Zorlu Holding’de Ramazan maili gerilimi yargıya taşındı. Eski CEO Cem Köksal, çalışanlara gönderdiği e-postayla “inanç özgürlüğünü engellemekle” suçlanıyor. Hakkında 5 yıla kadar hapis isteniyor.